Dünyanın dört bir yanından İslam alimlerinin katıldığı 'İslami ve İnsani Bir Sorumluluk: Gazze' başlıklı uluslararası konferansın sonuç bildirgesi, Ayasofya Camii'nde cuma namazının ardından açıklandı.

"Kınayarak geçirdiğimiz her dakika bir Gazzeli ölüyor!"
"Kınayarak geçirdiğimiz her dakika bir Gazzeli ölüyor!"
İçeriği Görüntüle

'İslam Alimleri Ayasofya - İstanbul Bildirgesi' adlı sonuç metninde şu maddelere yer verildi:

1. Konferansa katılan âlimler olarak, direnişin silahsızlandırılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Filistin halkının meşru hakkı olan direnişten vazgeçirilmesine yönelik tüm çağrıları kesin bir dille reddediyoruz; Filistin halkının Siyonist işgale karşı, silahlı direniş dâhil olmak üzere, tüm meşru direniş yollarına sahip olduğunu güçlü biçimde teyit ediyoruz. Ayrıca ümmetin Allah yolunda cihadın tüm şekilleriyle seferber edilmesini gerekli görüyoruz.

2. Gazze’ye uygulanan kara, hava ve deniz ablukasının kırılması için acil ve kararlı bir çağrıda bulunuyoruz. Sınır ülkelerinin, tüm geçiş kapılarını derhal açmaları vaciptir. Bu çerçevede “Özgürlük Filosu”na çok sayıda geminin katılımını bekliyoruz. Filistin davası uğruna samimiyetle ortaya konulan tüm gayretleri büyük bir takdirle karşılıyor; Gazze’de direnen kardeşlerimizin yanında yer almak için yapılan bütün halk inisiyatiflerini ve resmî girişimleri güçlü bir şekilde destekliyoruz.

3. Konferansa katılan alimler olarak, bir vakıf fonu kurulmasını ve iş insanlarını, ekonomik ve finansal kurumları ile imkân sahibi tüm Müslümanları bu fonu desteklemeye davet ediyoruz. Buna göre, her yıl elde edilen kârlarının en az yüzde 2’sinin Gazze’deki yardım ve kalkınma çalışmalarına tahsis edilmesi ve bu desteğin ivedilikle hayata geçirilmesini istiyoruz. Bu süreç, hukukî ve şeffaf mekanizmalar üzerinden yürütülecek; böylece Filistin toplumunun direncini güçlendiren ve onların ayakta kalmasına katkı sağlayan sürdürülebilir desteğin inşasına vesile olacaktır.

4. İslam Alimleri, mevcut insanî felâketin büyüklüğünü ve İslam hukukunun mazlumları gözetme, yardım etme ve onları destekleme maksatlarını dikkate alarak bir fetva yayımlamışlardır. Bu fetva mucibince, önümüzdeki yıl verilecek zekâtların en az yüzde 50’sinin Gazze’ye tahsis edilmesi gerektiği dini ve insani bir görev olarak teyit edilmiştir.

5. Gazze’de yaşanan Siyonist yıkımın etkilerini ortadan kaldırmak ve Gazze’nin yeniden huzurlu ve müreffeh günlere kavuşmasını sağlamak için bütün Müslümanların ve özellikle Müslüman iş insanlarının sorumluluk üstlenmeleri, sadece insanî bir görev değil, aynı zamanda dinî bir vecibedir.

6. Bütün devletlere, özellikle de İslâm ülkelerine; işgalci Siyonist varlık ve onun destekçileriyle yürütülen her türlü ilişkinin —siyasî, ekonomik ve askerî alanlar dâhil olmak üzere— derhal ve tamamen kesilmesinin vacip olduğunu beyan ediyoruz. Bu çağrı, İslâm hukukunun temel ilkeleri, uluslararası hukukun esasları ve zulme karşı durma ile işgalin ve onun sürekli ihlallerinin engellenmesi yönündeki sorumlulukların bir gereğidir.

7. Siyonist işgal devletiyle her türlü ticari iş birliği derhâl ve tamamen kesilmelidir. Siyonizme destek veren şirketlerle doğrudan veya dolaylı iş birliği yapan firmaların ürünlerini satın almak dinen haramdır. Ayrıca işgal ve zulme fayda sağlayan bütün yolların boykot edilmesi farzdır. Bu hususları, İslâm ümmetinin bütün fertlerine, yöneticilerine ve kurumlarına açıkça beyan ediyoruz. Bu hüküm, İslâm hukukunun temel ilkeleri, mazlumları destekleme ve zalimi engelleme konusundaki icmâ ve usûlî esaslardan kaynaklanmakta olup, ümmetin üzerine bağlayıcı bir sorumluluk yüklemektedir.

8. Âlimlerin, geniş katılımlı gösterilere ve protesto yürüyüşlerine öncülük etmeleri; devletlerin ise halklarının sivil haklarına riayet etmeleri ve özellikle ifade özgürlüğü ile barışçıl gösteri hakkı üzerinde bulunan kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Bu husus, aynı zamanda devletlerin, taraf oldukları uluslararası insan hakları sözleşmeleri kapsamındaki yükümlülüklerinin bir gereğidir.

9. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarının mutlaka etkinleştirilmesi ve uluslararası yargının, Gazze’de işlenen soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların failleri derhal yargılanmalıdır. Bu doğrultuda, hükümetler ve insan hakları kurumları adaletin tecellisi, mağdurların haklarının teslimi ve ihlallerin tekrarının önlenmesi için bu süreçlere destek vermelidirler. Ayrıca, İslâm ülkeleri ve özgür iradeli tüm devletler kendi ülkelerinde savaş suçlularına karşı derhal ceza mahkemeleri kurmalıdırlar.

10. Hristiyan dinî kurumlarına —özellikle de Katolik dünyasının en üst temsilcisi olan Papa’ya, Dünya Kiliseler Konseyi’ne ve Doğu ile Batı’daki kilise cemaatlerine— Gazze’de yürütülen soykırım savaşına karşı insanî ve ahlâkî bir duruş sergilemeleri yönünde açık bir çağrı yapmaktayız. Bu çağrı, Gazze’ye yönelik saldırıların derhal sona erdirilmesi, masum sivillere karşı işlenen vahşetin engellenmesi ve zulme karşı tavır alınması gereğini vurgulamaktadır. Ayrıca bu kurumların, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, işgalciyi destekleyen Batılı hükümetlerle doğrudan temas kurarak, onların da bu insanlık dışı savaşı durdurmaları için baskı yapmaları gerekmektedir.

11. Gazze’ye yönelik saldırılara karşı çıkan sağduyulu Yahudi kurumlarının, hak ve adalete dayalı bir tutum sergileyerek Gazze’deki zulmün son bulması için tavır almaları gerekmektedir.

12. İşgalciyle herhangi bir güvenlik koordinasyonunun her türü suçtur. Bu bağlamda bütün devletlerin ve mevcut Filistin Yönetimi’nin düşmanla her türlü koordinasyonu derhal durdurulmalıdırlar.

13. İslam Alimleri olarak, “işgalci siyonislerin” projesinde hedef alınan devletleri, düşmanın planlarına karşı koyma sorumluluğunu üstlenmeye ve onu caydırmak ve karşı durmak için gerçekçi ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz.

İslâmî ve İnsanî Bir Sorumluluk: Gazze” başlığını taşıyan bu konferans, Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nin daveti ve Türkiye’deki İslâm Âlimleri Vakfı’nın iş birliğiyle icra edildi. 50 farklı ülkeden yaklaşık iki yüz âlimin sekiz gün boyunca katılımıyla, Gazze’ye yardım ve destek amacıyla dinî ve insanî sorumluluğun ifası için toplanıldı.

El Muhabir